Baba Haydar es-Semerkandî

Klasik dönem Osmanlı istanbul’unda Nakşbendiliğin yayılmasına ön ayak olmuş bir diğer Nakşbendi şeyhi de tebliğimizin konusunu teşkil eden Baba Haydar es-Semerkandi’dir. Hakkında kaynaklarda çok az bilgi bulunan Baba Haydar, nisbesinden de anlaşılacağı üzere Semerkand’lıdır. Küçük yaşta iken, yaşadığı şehrin ve Nakşbendi tarikatı nın en büyük şeyhi olan Ubeydullah Ahrar’a intisab etmiş, hizmetinde bulunmuş ve onun terbiyesi altında yetişmiştir.
Ubeydullah Ahrar’ın ölümünden sonra onun müridlerinin yanında da bir süre kaldıktan sonra Semerkand’dan ayrılarak Mekke’ye gitmiştir. Mekke’de uzun süre yaşadıktan sonra buradan da
ayrılarak istanbul’a gelmiş ve buraya yerleşmiştir. Baba Haydar’ın istanbul’a hangi tarihte geldiği kesin olarak bilinmemektedir. Ayvansarayî’de geçen “kırk sene mikdarı beher Ramazan-ı Şerife Eyüb Cami-i şerifinde itikaf eylemişlerdir” cümlesinden II. Bayezid devrinin sonlarında istanbul’a geldiği tahmin edilebilir. Onun istanbul’a ilk geldiğinde Eyüp Cami’nde itikafa girmesinin yanı sıra bir halvethenede inzivaya çekildiği rivayet edilir.
Baba Haydar da döneminin diğer Nakşbendi şeyhleri gibi kısa sürede büyük bir şöhret sahibi olmuştur. Bu sayede itibarı artmış ve şöhreti Kanuni Sultan Süleyman’a kadar ulaşmıştır. Bu şekilde sultanın teveccühüne mazhar olmuş, Kanuni Sultan Süleyman onun için Eyüpsultan’da Düğmeciler Mahallesinde Baba Haydar Tekkesi adıyla bilinen tekkeyi yaptırmak suretiyle görüşlerini yayabileceği bir mekan temin etmiştir. Baba Haydar’ın, tıpkı Ubeydullah Ahrar’ın diğer halifesi Molla ilâhî gibi, kuvvetli riyazete sahip olduğu bilinmektedir. Daima münzevi bir hayat yaşamayı tercih etmiş, mümkün olduğunca sessiz ve sakin bir hayat yaşamıştır. Onun bu tarz yaşantısını Eyüp Caminde itikafa girdiği dönemlerde i%arını sadece iki bademle açtığına dair bir rivayet göz önüne alındığında daha iyi anlamak mümkündür.
Baba Haydar’ın II. Bayezid’in rüyasına girerek, ondan bir cami yaptırmasını istediğine dair rivayet Hamid Algar’a göre sadece bir menkıbeden ibarettir. Yaşadığı dönemde zühdü ve tevazuu ile tanınmış, sevenlerine de bu duyguları aşılamayı gaye edinmiş Baba Haydar 1560 yılında vefat etmiş ve mescidinin bahçesine defnedilmiştir. Baba Haydar, Nakşibendiyye tarikatının Ahrariyye koluna mensuptur. Kaynaklarda onun hakkında çok az bilgi bulunmasında sessiz, sakin ve zühdi bir hayat tarzını benimsemiş olmasının etkili olduğu düşünülebilir. Padişahın teveccühünü kazanması, sultan tarafından kendisi için bir tekke yaptırılması, devlet katında gördüğü saygının ve yakınlığın en açık göstergesidir.
Ancak, Baba Haydar, döneminin diğer büyük şeyhleri Molla İlahi ve Ahmed Buhari’nin gölgesinde kalmış, Nakşbendilik ile ilgili kaynaklarda kendisine daha az yer verilmiştir. Baba Haydar’ın tekkesinde mürid yetiştirdiğine dair herhangi bir kayıt yoktur. Tekkenin Maveraünnehir’den istabul’a gelenler için önemli bir misafirhane vazifesi gördüğü bilinmektedir.
KAYNAKLAR:
• İslam Ansiklopedisi 367-368 VII. Cilt
• Hasim Şahin -Klasik Çağ Osmanlı İstanbul’unda Nakşbendilik . Eyüp’te Baba Haydar Örneği