Gezgin ve Seyyah

Aidiyet ve Şehirleşme

Aidiyet, bir kişiye, bir topluma, bir aileye mensup olma diye adlandırılabilir. Aidiyet Arapça kökenli bir kelime olup “ait olma, ilişkinlik” anlamını taşımaktadır.

Aidiyet Kelimesinin Anlamı, ait olma durumu, ilişkinlik, bir yere veya bir kimseye bağlı olmak. Aidiyet duygusu bir yere veya bir kimseye bağlı olma duygusu o kimseden kopamayacağını belirten duygudur. İnsanın temel sosyal ihtiyaçlarından biri olan aidiyet duygusu, bir gruba, ülkeye ya da kişiye bağlanmak anlamına gelir. Bu duygunun oluşmasında takdir ve kabul edilme gereksinimi önemli rol oynar.

Aidiyet duygusu olarak adlandırılan ait olma ihtiyacı herhangi bir grup tarafından kabul edilme anlamına gelen duygusal bir gereksinimdir. Toplumsal aidiyet, birey ile toplum arasında karşılıklı beklentilere dayanan bir birliktelik sözleşmesidir.

Birçok düşünür ve sosyoloğa göre aidiyet hissinin temelinde iki faktör önemli rol oynar. Bunlardan ilki özdeşleşme ikincisi takdir edilme ihtiyacıdır. Kişinin toplum içerisinde yer edinebilmesi için o toplumun üyelerine, kurallarına ya da kriterlerine uyum sağlaması gerekir. Uyum sağlamak içinse aidiyet duygusu şarttır. Çünkü birey ancak kendisini ait hissettiği ortamlarda bir şeyleri başarabilmek için gerekli olan motivasyonu kendinde bulur.

Özdeşleşme ise bireyin kendisine bir idol seçmesi ve onun gibi davranmasıdır. Bireyin iş yaşamında, okulda ve özel hayatında özdeşleşmeye bağlı olarak aidiyet duygusu gelişir.

Tarih boyunca birçok felsefi akım ve disiplin aidiyet duygusunu sorgulamıştır. Her türlü bağlılığı ve toplumsal rolü reddeden nihilizm felsefesinde, aidiyet duygusu tamamen yok sayılmış ve bu duygunun toplumun bir dayatması olduğu fikri savunulmuştur.

Aidiyet duygunun aşırısı fanatizme yol açar. Fanatizm ise bir şeye körü körüne bağlanmak demektir. Bu tür bir aidiyet hissi, hoşgörüden ve uzlaşmadan uzaktır. Kişi ne olursa olsun kendisini ait hissettiği ideolojiyi ya da kurumu savunur. Bu türden bir duyguyla oluşan gruplar, kendisi gibi düşünmeyen insanlara karşı cephe alır.

Birbiri ile tanışmayan fakat benzer duygu ve düşünceleri benimseyen insanların, benzer tutumları sergilemesi aidiyet duygusunu tanımlamaktadır. Bu duygu insanları birbirine yaklaştıran, paylaşımları çoğaltan “biz” olma duygusunu besler. Aidiyet hisseden insanlar toplumu oluşturur. Tüm insanların bilinçaltında ait olma duygusu vardır.

Şehir ve Şehirleşme Kavramı; Şehir kavramı farklı dillerde çeşitli şekillerde ifade edilmektedir. Örneğin Arapça’da “medine” kavramı şehir kavramının karşılığıdır. Hatta uygarlık anlamına gelen “medeniyet” kavramı da buradan türemiştir.

Türkçe’de kent ve şehir kavramları eş anlamlı iki terimdir. Ancak kökenleri itibariyla birbirinden ayrışmaktadır. Şehir kelimesi, Farsça’dan dilimize geçmiştir.

Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğüne göre şehir; “nüfusunun çoğu ticaret, sanayi, hizmet veya yönetimle ilgili işler-le uğraşan, genellikle tarımsal etkinliklerin olmadığı yerleşim alanı” olarak tanımlanmaktadır. Bu tanımdan anlaşılacağı üzere bir coğrafi alanı şehir olarak tanımlamak için nüfus ve ekonomik faaliyetler esas alınmaktadır. Şehri tanımlarken, sosyolojik boyutu yani örgütlenme kültürü ve şehirlilik bilinci gibi faktörleri ön plana çıkartmıştır.

Sosyolojik açıdan şehir ise, bir alanda yaşayan insanların şehirli gibi davranması, şehrin ilke ve prensiplerine göre hareket etmesini ifade etmektedir.
Türkiye’de Göç ve Şehirleşme İlişkisi Yeryüzünde ilk şehirlerin tarım, güvenlik veya ibadet kültürü neticesinde ortaya çıktığı gibi çeşitli varsayımlar bulunmaktadır. İbn-i Haldun’un “mukaddime” isimli eserinde ise ilk şehirlerin güvenlik kaygısıyla kurulduğu anlatılmaktadır

Sosyolojik bağlam; insanların şehirli gibi yaşamasıdır. Şehirli gibi yaşamaktan kasıt ise genel kabul gören kurallara uyulması, formel bir ilişkinin benimsenmesi ile işbölümü ve uzmanlaşmanın sağlanması gibi günümüz şe-hirlerinin insan profilini yansıtan özelliklerdir.

Aidiyet Mesuliyeti gerektirir. Bir varlığa, bir kişiye, bir kuruma, bir dine, bir medeniyete… aidiyetimizin olduğunu iddia ediyorsak, ait olduklarımıza karşı bir mesuliyet de yüklenmiş oluyoruz. Mesuliyet ahlakımız, aidiyetimizin samimiyet testidir. Yakından uzağa doğru; Rabbimize, anne- babamıza, ailemize, akraba ve komşularımıza, ülkemize, ümmetimize, devletimize, âdemoğluna, yeryüzüne karşı mesuliyetlerimiz vardır. Mesuliyetlerimize karşı duyarlı ve samimi oldukça aidiyetimizde güçlenecektir. Mesuliyet duygusundan, ahlakından uzaklaşmak, bizi, önce çevremize sonra da kendimize yabancılaştıracak, bu durum zamanla değerlerimizden ve toplumdan kopmayla sonuçlanacaktır. Mesuliyetlerimize sadakatsizlik aidiyetimizi zayıflatacak, aidiyetsizlik bizi heva ve hevesimize, şeytana açık hale getirecektir. Aidiyetini kaybedenler haysiyetini de kaybederler.

Kamusal Mekanda Kalite ve Ölçütleri, Kentsel yaşam kamusal alanlarda meydana gelmektedir. Kamusal alanlar, yabancı olarak nitelendirilen ancak aynı mekanı kullanan bireylerin etkileşimde olduğu sosyal mekanlardır.

Bu anlamda kentsel yaşam içindeki kalite kamusal alanların yaşanırlılığı ile doğru orantılı olarak elde edilmektedir. Kamusal alanlar toplumun tamamı için kullanım alanları olduğu, herkesin ihtiyaçlarını karşılayabildiği ve bu etkileşimi sağladığı ölçüde başarılıdır.

Ortak kent mekanları insanların etkinliklerine zemin oluşturan, iletişim sağlayan araçlardır. Kamusal mekanlar yerel kültürü ve yaşanan zamanı yansıttıklarından kent halkının aynasıdır.
Kentlerin çeşitli etkileşim ve gelişimleri ve bir merkez olma işlevini sürdürülebilmesi için, bu mekanların niceliği ve niteliğiyle ilgili güçlü bir bilinç ve duyarlılığın geliştirilmesi zorunludur…

İnsanların kendileriyle özdeşleştirdikleri, kendilerini bir parçası olarak hissettikleri ve sevgiyle hatırladıkları mekânlar, muhtemelen onlar için yaşam kalitesi iyi mekânlardır. Taşınma, terk etme veya yıkım sonrasında, bir mekânın sakinleri o mekânı özleyebilir, bir kayıp hissi yaşayabilir hatta onlar için yas bile tutabilir. Buradaki insanın hissettiği genel kayıp hissine bir göndermeden ötedir; derin bir bağın sona ermesinden kaynaklanan güçlü bir üzüntüdür. Böylesi bir bağ iyi yaşam kalitesinin bir unsurudur.

Click to rate this post!
[Total: 1 Average: 4]

Admin

Gördüklerimizi gezilerimizi paylaşalım. Siz de gelin aramıza... Haydi üye olun ve paylaşın gittiğiniz yerleri...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu